Mustafa Sönmez
25.01.2010,pazartesi
Son günlerin flaş gelişmesi, ABD Başkanı Obama’nın finans sistemini terbiye etmeye dönük çıkışları. Obama , bankaların büyüklüğüne ve riskli işlemlerine sınırlama getireceklerini açıkladı ve ‘Gerekirse kavgaya hazırım’ açıklaması başta banka hisseleri olmak üzere dünya borsalarını inişe geçirdi. Ne diyor Obama? Hükümet, büyük finansal kurumların karmaşıklığını, büyüklüğünü ve yüksek riskli işlemler yapma gücünü sınırlamak için yetkiye sahip olmalı , diyor. Sınırlama girişimine karşı lobi faaliyeti sürdüren bankalara da seslenen Obama, “Bunun yapılmasını sağlamalıyız. Bu arkadaşlar kavga istiyorsa, bu benim hazır olduğum bir kavga” diyor. Takiyye mi yapıyor? Hayır, gerekmiyor, samimi olabilir. Unutulmasın; kapitalizmde hükümetlerin asli görevi, emeğin sermaye tarafından sömürüldüğü düzenin yeniden üretim koşullarını tesis etmek, bunun için gerekirse kısa vadede bir kısım sermayedarları da karşısına almak. Aslolan sistemin uzun vadeli çıkarlarıdır, kısa vadede birilerini feda etmek gerekirse, sistem için feda edilir. Obama’nın yapmak istediği de budur.
***
Özellikle 1980 sonrası süreçte, karlılığı azalan sanayiyi, üçüncü dünyaya, özellikle Asya’ya aktaran dünya sermayesi, yüksek karları, finansallaşmadan, orada yarattığı balonlardan sağlamaya başladı. Önceleri internet, daha sonra konut kredileri aracılığıyla sürdürülen finansal balonlaşma, 2007’de artık sürdürülemeyerek patladı. Finansal rant oyunlarından sermaye birikimini sürdürme serüveninin büyük bir yol kazasıydı bu. Ağır maliyetlere yol açtı. Tüm ülkelerde bütçeler, finans kapitalin neden olduğu yangını söndürmek için kullanıldı ve şimdi ortaya devletin mali krizi çıktı: Açık bütçeler, çığ gibi büyüyen kamu borç stokları…
“Biriktir, biriktir Musa da bu peygamberler de…”…Marks’ın bu özlü ifade ile dile getirdiği gibi, finans kapital için aslolan kendi birikiminin bundan sonra ne olacağı. Sistem tökezlese de , o karambolde yine gemisini yürütme yolları arıyor ve balonlaşmayı, yine en doğru yol görüyor. Peki şimdi ne yapıyor? Şunu: FED’den sıfır faiz ile elde ettikleri fonlar aracılığıyla, bütçe açıklarını kapatmaya çalışan hükümetlerin ihraç ettikleri tahvil ve bonoları ucuz fiyata satın alarak, yepyeni köpükler yaratıyor.
Onlar bunu yapacaklardır, çünkü kar ve sermaye birikimini ancak böyle devam ettirebilirler. Sonunda yeni köpük, yeni kriz olacaksa olur, bu finans kapitali ilgilendirmez, ama onlar adına sistemi ayakta tutmak durumunda olan Obama’yı ilgilendiriyor ve sonuç verip vermeyeceğini bilmeden, gücünün yetip yetmeyeceğini görmeden, çekiyor kılıcını.
***
Finans kapitale karşı bir hamle gerekliliğinin beyin jimnastiğini soldan yapanlar da var. Arkadaşım Erinç Yeldan, 13 Ocak tarihli Cumhuriyet’teki yazısında bundan söz etmişti. Avrupa’da Euromemorandum grubu, finans sektörünün, kar amacı güden bir işletme olmaktan çıkartılıp, sosyal hizmet üretmeyi ilke edinen kamusal bir faaliyet alanı olarak dönüştürülmesini, ticari bankalar ile yatırım bankalarının birbirinden ayrılmasını; ve kooperatif bankacılığı, kamu bankacılığı ve kar amacı gütmeyen almaşık örgütlenme biçimlerinin özendirilmesinden söz ediliyordu. Grup, yatırım bankalarının, ihtiyati fonların ve özel fonların spekülatif amaçlarla kullanılmasına yönelik faaliyetleri sıkı denetim altında tutulması gerektiğinden de söz ediyordu.
***
İster Obama’nın yaptığı gibi, esasta sermaye kesiminin , ister Euromemorandum grubu gibi emek yanlılarının bu tür “finans kapitali kontrol” niyet ve çabalarının nasıl sonuç vereceği bilinmez. Sonuçta, karşınızdaki, dünya iktidar blokunun en güçlü fraksiyonu. Finansal balonlaşma, onlar için keyfi ve vazgeçilir bir şey değil. Bununla yaşıyor, bununla birikimi devam ettiriyorlar. Bu balonlaşmanın küresel krize sebep olacağı IMF, Dünya Bankası gibi kuruluşlarca bilinmiyor muydu sanki? Marks, “Kapitalin önündeki en büyük engel yine kapitaldir” derken, bu iflah olmaz sermaye yasasından söz ediyordu. Sermaye, birikiyor ve önüne aşması gereken yeni çıtalar çıkarıyor. Ya onu aşacağı yeni numaralar bulacak ya da yok olacak. Sen bu numaralardan artık vazgeç, bu hepimize bedel ödetiyor, demekle, onu nereye kadar caydırmak mümkün ? Finans kapital, birikimi devam ettirirken dünyayı , insanlığı çürütüyor, krizden krize sürüklüyor bu kesin ama başka çözümü de yok. Muhtelif denetimler, kısıtlamalarla finans kapitalin hırsını törpüleyerek sistemin ömrünü uzatmak elbette denenecek, belki kısmi mevziler de kazanılabilir, ama sorunun kesin çözümü, birileri katılsın katılmasın, kar ve sermaye birikimine dayalı kurgunun, yani kapitalizmin ömrünü doldurduğunun kabulünden geçiyor.