Sayfalar

18 Haziran 2010 Cuma

Bütçe’deki Keramet, Sıcak Paradaki Zulmet…

Mustafa Sönmez

18.06.2010, Cuma
İktidar ve yandaşları büyük bir panik içinde. Açıklanan her göstergeyi öyle eğip büküp hayra yorma telaşındalar ki, bu telaş, “önlenemez düşüşün “ ruh hali aslında. Samimiyetsizlik, Mayıs ayı bütçe verileri açıklanırken de yaşandı. İktidar, yandaşları ve yağdanlıkları ile sığ yorumcular, bütçede faiz dışı fazlanın 14 milyar TL’ye çıktığı müjdesini(!) verdiler. Bütçe geliri 102 Milyar TL’ye çıkmış, faiz dışı giderler 88 milyar TL’de kalmış böylece 14 milyar TL faiz dışı fazla ortaya çıkmıştı. İyi de gelirler nasıl artmış, giderler nasıl bu düzeyde kalmıştı? Giderlerin üzerinde durmayalım ama bakın gelirler yüzde 20 nasıl artmış. Burada da vergi gelirlerine eğilelim, görünen ne?


Kaynak:Maliye Bakanlığı veri tabanı

Vergi gelirleri bu yılın ilk 5 ayında yüzde 25 artmış ve 83 milyar TL’ye yaklaşmış. Yani, geçen yıla göre 16,5 milyar TL vergi artışı. Peki nasıl?
Cevap çok basit: İthalat kamçılanmış ve vergideki artışın üçte biri ithalattan gelen KDV’den kaynaklanıyor. İkincisi, iç tüketim uyarılmış ve 2,3 milyar TL’lik artış dahilden alınan KDV’den, 5 milyar TL’lik artış da ÖTV’den gelmiş.
Yani, bütçedeki “iyileşmenin” sırrı, bu 3 dolaylı vergideki 12,2 milyar TL’lik artışta. Bu 3 vergi türü, vergideki artışın dörtte üçünü açıklıyor.

***

Peki, bu ithalata dayalı büyüme sürer mi ve onun vergi çeşmesi hep akar mı? İşte bu zor…Türkiye, sıcak para morfinmanlığından kurtulamıyor. Sıcak para akışıyla ithalat ve ithalata bağımlı üretim-ihracat çarkı dönüyor, ama hemen dış açık büyüyor, akabinde de cari açık, yani döviz açığı büyüyor, tahribat artıyor.
Türkiye’ye , hisse senedine, son zamanlarda daha çok devlet kağıtlarına ve mevduata gelen sıcak paranın net girişleri 2009 sonbaharından itibaren hızlandı. Sıcak para stoğu, 90-95 milyar dolar dolayında. Aylık net girişler artıyor, en son Nisan ayında 20 milyar dolara yaklaştı.


Kaynak:TCMB ,İMKB, SPK veri tabanları

Sıcak paranın dünyada demir atacağı limanlar dönem dönem genişleyip dönem dönem azalıyor. Şu sıralar, Türkiye, sıcak paranın fink attığı korumasız bir alan. Son aylarda artan sıcak para girişi, dövizi bollaştırıp kuru aşağı çekiyor ve düşük kur, ithalatı kamçılıyor. Hem, tüketim malı ithalatı hem de hammadde ithalatı artıyor. Bu ithalat, yurt içinde kışkırtılan kredi kartı harcamaları ve tüketici kredileri ile kasılmış iç talepte kısmi bir canlanma yaratıyor ancak, sürekli dış açığı da büyütüyor, dolayısıyla sürekli cari açığı yeniden ve yeniden büyütüyor, ekonomideki kırılganlığı, tahribatı hızla artırıyor…

***

Cari açığın yıllıklandırılmış boyutu, çok değil, 2009 Eylül’ünde 15 milyar dolara kadar inmişti..Unutmayın, Türkiye’nin küresel krize giriş tarihi, miladı olan 2008 ekim’inde cari açık 47 milyar dolardı. Sonra, ekonomi küçüldükçe, ithalat da daraldı ve cari açık, 2009 Ekim ayında 12,5 milyar dolara (yıllık) kadar düştü. Ama o tarihten sonra, hızlanan sıcak para girişi, düşük seyreden kur ile birlikte artan ithalat, cari açığı da büyütmeye başladı ve Nisan 2010 için yıllıklandırılmış boyutu 24,6 milyar dolara çıktı bile…

Bu kurgu sakat. Bütün dünya, bu sıcak para girişine ve bağımlılığına karşı önlem peşinde. Yüzde 1’lik Tobin vergisini ya da benzer kontrolleri birçok ülke uygulamaya başladı, Türkiye içinden de yerli üretimi ve istihdamı tahrip eden sıcak para bağımlılığına itirazlar var ama yapılan bir şey yok.

Geçtiğimiz hafta Viyana’da yapılan Uluslararası Finans Kurumu (IIF) toplantısında yatırımcıların yakından takip ettiği ,adı birçok şaibeli işe karışan spekülatör George Soros, sıcak paranın gelişmekte olan ülkelere daha çok akacağının sinyalini verdi. Akış arttıkça, cari açık da büyür. TL daha da değerlenir ve ihracatı, büyümeyi düşürür.

İktidar, uçuruma gidişi değil, sandığı düşünüyor. Ama sandığın akibeti de canını şimdiden fena sıkıyor.

Nasıldı o türkü: Azrailin Gelir Kendi/ Ne Ağa Der Ne Efendi/ Sayılı Günler Tükendi/ Yolun Sonu Görünüyor