Mustafa Sönmez
Eylül tüketici enflasyonu, son 5 ayın zirvesine vararak yüzde 1,23’ü, 12 aylık olarak da yüzde 9,24’e çıkarken önümüzdeki aylarda yeniden iki haneli enflasyonun yaşanacağının sinyallerini verdi. Bu sonuçta çok açık bir neden var: Tarımsal üretimdeki gerileme, yani çöküş…Tarımsal ürün arzının eksikliği, fiyatların yükselişini beraberinde getirdi…
Üretici fiyatları optiğinden bakacak olursak, son 12 ayın fiyat artışı yüzde 9’a yaklaşırken tarımdaki üretici fiyatlarındaki artışın yüzde 22’ye yaklaştığı anlaşılıyor. Tarımda fiyatlar, 2009’un son çeyreğinden başlayarak sürekli tırmanış halinde. 2010’un Nisan ayında tarımda yıllık artışlar yüzde 30’a yaklaşmıştı.
Kaynak:TÜİK, ÜFE veri tabanı
Tarımda fiyatların bu tırmanışında, özellikle 2000’li yıllarda hızlanan neoliberal politikalar en önemli etken. IMF-Dünya Bankası direktifleriyle birçok ürünün ekimi sınırlandırılırken “mali disiplin” politikaları ile birçok tarımsal üründe destekler azaldı, üretim geriledi, kuraklıkla, tarımsal zararlılarla mücadelede tek başına bırakılan üretici, tarıma küstü ve kitleler halinde kırlardan kente göçtü. Sonuçta, tarımda büyüme oranları, özellikle son yıllarda hızla geriledi. 2001’de yüzde 8 küçülen tarım, 2002’de yüzde 9 büyüdükten sonra, AKP’nin 2003-2009 arası iktidarında ancak yüzde 1,4 büyüdü. Oysa ekonominin genelinde bu dönemde yıllık büyüme oranı yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.
***
Tarımdaki neoliberal yıkım, bu yılın domates fiyatlarındaki yüzde 57’lik rekor artışta kendini gösterdi. Türkiye Ziraatçiler Derneği Başkanı İbrahim Yetkin, Milliyet’e yaptığı açıklamada domates güvesinin 10 milyon ton civarında olması beklenen domates mahsulünü yarı yarıya azalttığını belirtirken, “Gerekli müdahale yapılmadı. Son yıllarda devlet eliyle mücadeleyi rafa kaldırdık. Çiftçiler mücadeleyi kendileri yapıyorlar. Maliyeti de dönüm başına 1.500-2.000 lirayı bulduğu için ilaçlama yapmak istemeyenler oldu. Bu haşere İspanya, Tunus ve İtalya’da da görüldü ama ilaçlamanın yarısını devlet karşıladı. Şimdi Tarım Bakanlığı bu bölgeleri karantinaya alıyor, ama böyle önlenmez” diyordu. Yetkin, aşırı sıcaklar ve üreticinin geçen yıl çok ucuzlayan domates ekiminden kaçması faktörünün de fiyat şokunda etkili olduğunu belirtiyordu. Plansızlık, öngörüsüzlük, sonuçta domatesin yanı sıra bir dizi sebze ve meyvenin üretimini de olumsuz etkiledi. Tarımın yanı sıra hayvancılıktaki ihmal ve öngörüsüzlük et,dolayısıyla et ürünleri ve süt ürünlerinde de üretimi, arzı geriletti ve fiyatları hızla tırmandırdı. Gerileyen tarım ve hayvancılığın üretim ve arzındaki gerilemeyi telafi etmek için “kendine yetinmekle övünen Türkiye”, hızla tarım ve gıda ürünü ithalatını artırıyor.
2008’den bu yana ayda ortalama 760 milyon dolarlık tarımsal ürün ve gıda maddesi ithalatı yapılıyor. 2008’in tamamında 10,2 milyar doları geçen tarım-gıda ithalatı, 2009’da 7,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2010’un ilk 8 ayında ise 6,5 milyar doları geçen ithalatın yıl sonunda 10 milyar doları bulması hiç de şaşırtıcı olmayacak.
AKP’nin yol açtığı tarımdaki çöküş, varlık içinde yokluk, ne yazık ki bu boyutta kalmayacak , derinleşecek…