Sayfalar

2 Ekim 2010 Cumartesi

Karadeniz, Karadeniz…



Mustafa Sönmez

Mimarlar Odası’nın düzenlediği “Kent, Kültür ve Demokrasi Forumu” için Karadeniz’de, Sinop’tayız. Bu buluşmalar Hatay, Van ve İstanbul’da sürecek. Bir bölgenin, bir kentin üretim ilişkilerini sorgulamadan, kültürünü , demokrasi mücadelesini, anlamak mümkün değil. Günümüz Karadeniz’inde üretim ilişkileri ne durumda, nereye seyrediyor sorularına ilişkin bulgularımı paylaşmak isterim.

Karadeniz, bir bütün olarak, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sundan sonra en çok gelişmeye muhtaç bölgesi. Karadeniz’in 4 alt bölgesinden Batı’ya en yakın olanı, Zonguldak, Bartın, Karabük bölgesi, görece en gelişkini. Tarihsel olarak kömür madenciliği ve demir-çelik yatırımları ile tarıma dayanan bu bölge diğer Karadeniz’den ayrışıyor. DPT’nin 2003 için belirlediği “Sosyoekonomik Gelişme Endeksi”, Türkiye’nin 26 alt bölgesi içinde Zonguldak alt bölgesini 11’nci sıraya koyarken Samsun 18’nci, Trabzon 19’ncu, Kastamonu alt bölgesi ise 21’nci sırada. Yani Kastamonu-Çankırı-Sinop bölgesi, Doğu Anadolu’nun Malatya-Elazığ bölgesinin hemen altında, Erzincan-Erzurum bölgesinin üstünde yer alıyor.

***

2000’lerin Karadeniz’inin en önemli karakteri, hala tarıma, üstelik verimsiz bir tarıma dayanması. Böyle olunca, kentleşme de zayıf. Bölgenin genelinde şehir nüfusu, yüzde 75’lik Türkiye ortalamasının çok altında, yüzde 55 dolayında. Kentlerinde sanayinin, hizmet sektörünün gelişemediği Karadeniz, verimsiz tarımla geçinemeyince göç üstüne göç vermiş, yıllardır ve vermeye devam ediyor. Karadenizlilerin en çok göçtüğü bölgeler de bekleneceği gibi, İstanbul , çevre illeri ve Ege …

Bu kadar göç verince, kentleşme düşük seyredince, istihdam edilen nüfus ağırlıkla tarımda görünüyor. Türkiye genelinde tarımda çalışan nüfus yüzde 25’e kadar inmişken Karadeniz’de yüzde 50 görünüyor. Tarım, bölgedeki gerçek işsizliği de gizliyor. Verimsiz tarımda çok sayıda gizli işsiz var elbette. Tarımda işi var görünen nüfusun payı yüzde 50’nin üstünde, ama tarımdan sağlanan gelirin bölge gelirindeki payı yüzde 15 dolayında. Bu da yoksul bir tarımsal faaliyet demek. Sonuçta, Karadeniz’de kişi başına gelirin 2006 düzeyi Türkiye ortalamasının altında. 2006’da Türkiye kişi başına geliri 100 kabul edildiğinde bir tek Zonguldak bölgesi bunun üstüne çıkıyor. Buna karşılık Kastamonu, Samsun, Trabzon alt bölgelerinde kişi başına gelir düzeyi, Türkiye ortalamasının üçte bir altında




Kaynak:TÜİK, Gayri Safi Katma Değer, 2004-2006

Yıllardır toprağında umutla direnen, ya da yurt içi ve yurt dışına göç edip, göç ettiği bölgeden baba evine para göndererek ocağını tüttürmeye çalışan Karadenizli, inatla bazı şeylerin düzelmesini bekliyor, ama kolay değil. Bölgeden, Batı’ya giderek iş kurmuş çok Karadenizli var ama Bölgeden kazanıp bölgeye yatırım yapan girişimci fazla yok. Devlet, 1980 sonrasının neoliberalizmiyle var olan sınırlı sayıdaki KİT’leri de özelleştirip çekilmiş bölgeden. Piyasaya kalmış Karadenizlinin kaderi.

Büyük yatırımcının yolu Karadeniz’e kolay düşmüyor. Ancak son zamanlarda, artan bol kepçe teşviklerle Karadeniz’in doğal kaynaklarına, yer altı-yerüstü zenginliklerine yöneliş biraz artmış. Hazine verilerine göre, 2000-2008 döneminde yapılan teşvikli yatırımlardan Karadeniz, yüzde 8 pay almış görünüyor. Yapılan yatırımlarda ise iki sektör dikkat çekiyor. Bunlardan birincisi enerji, yani bölgenin akarsu kaynakları üstüne kurulmak istenen santraller için alınmış teşvikler, yatırımların yüzde 30’unu oluşturuyor. İkinci dikkat çeken sektör ise seramik. Yıldızlar Holding tarafından yapılan Kurşunlu Seramik Fabrikası yatırımının etkisiyle, Çankırı, bölgenin en çok yatırım yapılan ili durumuna gelmiş görünüyor. Seramik sektörüne yapılan yatırımlar, toplam yatırımların yüzde 30’una yaklaşıyor.

Karadeniz, göç kanamasını durdurup iş-aş sorununa çare ararken, doğasının, akarsularının yağması tehlikesi ile de karşı karşıya geliyor. Hele Sinop için düşünülen bir nükleer santral projesi var ki, o bir bölge değil, büyük bir ülke sorunu…