Mustafa Sönmez
20.02.2010,
İşsizlik, küresel kriz ile birlikte dünyanın bir numaralı sorunu. İşsizlik kadar, güvencesiz istihdam da önem kazanıyor. ILO, yani Uluslararası Çalışma Örgütü , küreselleşmenin ürettiği bir istihdam biçimine özellikle dikkat çekiyor: Güvencesiz-korumasız işçilik (vulnerable employment) … ILO’nun yıllık raporu "Global Employment Trends 2010" ‘un editörü Lawrence Jeffrey Johnson, ILO Online’daki söyleşisinde bu istihdam türünün, 1,5 milyar kişi ile dünya istihdamının yarı büyüklüğüne ulaştığını, 2009’da bu kategoridekilerin sayısının 100 milyona yakın arttığını belirtiyor.
Güvencesiz işçiler, günün modası, “esnek istihdam”ın mağduru, sosyal korumasız, örgütsüz işçiler. Kriz, görece korunmalı işçileri, “esnek istihdam” modelleriyle, buradan alıp “güvencesiz” kategorisine atıyor. Tıpkı bizde , kadrolu kamu işçilerinin 4/C statüsüne atılmak istenmeleri, ya da taşeron sistemi ile sendikalı, toplu sözleşme hakkı kullanan işçilerin, güvencesiz duruma getirilmeleri gibi…
Dünyada işçi haklarını biraz daha budayan bu eğilim, özellikle işsizliğin yoğun ve tarihsel olarak demokrasinin gelişmediği, örgütsüz çevre ülkelerde ve tabii ki bizde yaşanıyor, yaşatılmak isteniyor. Sermaye, kriz koşullarında daralan iş hacmini bu biçimde emeğin sırtına basarak aşmak istiyor. Bizde de hem AKP iktidarı, hem de TİSK, TÜSİAD üyesi işverenler, fiili olarak yaptıklarını yasal bir çerçeveye yerleştirmek istiyorlar. İktidar ve patronlar, giderek büyüyen işsizliği, fırsat bilip güvencesizliği dayatıyorlar. Buna her cephede karşı durmak gerekiyor.
***
2007’den 2010’a, 3 yılda nüfusumuz 2 milyon artarak 72,5 milyona çıktı ama kamu çalışan sayısı ancak 13 bin artmış görünüyor. Bu kadar nüfusa, 3 milyonu bile bulmayan kamu çalışanının yeterli hizmeti veremeyeceği ortada. Ama neo liberal zihniyet bunu önemsemiyor. O zihniyete göre, bu hizmetleri artık kamu değil, özel sektör üretip parayla satmalıdır. Ya da kamu, bu hizmetleri kendi bünyesinde üretmek yerine özel kesimden satın almalıdır.
Bu zihniyet, 3 milyonu bulmayan kamu personeli içinde de sadece 3 yıl içinde sözleşmeli personel sayısını yüzde 83 artırarak güvenceden uzaklaştırmıştır. 4/C statüsünde 2007 başında 70 bine yaklaşan kamu çalışanı 2009 sonunda 18 bine kadar düşmüş, yani 50 binden fazla geçici personelin iş akdi yenilenmemiştir. Şimdi hedef, başka kamu çalışanlarını da, önce 4/C’ye almak, sonra da oradan tasfiye etmek, güvenceli olanları da sözleşmeli statüsü ile güvencesizleştirmektir.
***
Giderek büyüyen işsizlik ve giderek artan güvencesiz çalıştırma eğilimlerine karşı, istihdam dostu ekonomi politikaları ve kamu istihdamı savunulmalıdır. Asya taklidi ihracata dönük model, birçok olumsuzluk yanında istihdam yaratmayan bir nitelikte. Yoksullaştırıcı büyümenin bu özelliği, demokratik merkezi bir planlama ile üretici, birikim sağlayıcı, istihdam yaratan bir eksene kaydırılmalı ve kamu, ekonomiye yapacağı müdahalelerle istihdam yarattığı gibi, özel sektörü de daha çok istihdam kullanıcı politikalara özendirmeli, tarımda, turizmde küçük girişimciliği, kooperatifleşmeyi özendirerek istihdama müdahil olmaldır.
AKP iktidarının böyle bir yaklaşımı olmadığı ve olmayacağı açık. CHP’nin, emek kesimi karşısında inandırıcı olabilmesi için, iktidara geldiğinde kamu istihdamını 3 yılda 1 milyon artırarak bugünkü düzeyinin üçte bir üstüne çıkaracağını topluma taahhüt etmesi beklenir. Bu niceliksel artışın yanı sıra, kamu çalışanlarına grevli, toplu sözleşme hakkı ve güvenceli statü eksiksiz tanınmalıdır. Bu istihdamı karşılayacak kaynaklar ise, i vergi-kamu harcama denkleminde yapılacak düzenlemelerle yaratılabilir.