Mustafa Sönmez
31.05.2010, Pazartesi
Özelleştirmeci, piyasacı, anti-kamucu AKP iktidarının, işsizlik zıvanadan çıkıp 9 yılda yüzde 6’lardan yüzde 14’lere, resmi sayı olarak 1,5 milyondan 3,5 milyona tırmanınca, paçası tutuştu. Nüfusu yıllık yüzde 1,5’a yakın artan bu ülkenin kamu eleman ihtiyacı azalmadığı halde, kadro azaltan, güvenceli kamu çalışanını sözleşmeli, 4/C’li yaparak güvencesizleştiren AKP iktidarı, hazırlattığı “Ulusal İstihdam Stratejisi” isimli taslakta kamu istihdamını artırmayı da öngörüyormuş. Bakalım, ne kadar, nereye kamu çalışanı istihdamına yer verecek.
Özünde, 72,5 milyonu aşan ve her yıl en az 1 milyon çoğalan nüfusumuza, 3 milyonun altında tutulan kamu çalışan sayısı çok yetersizdir. Türkiye’nin, eğitimde, sağlıkta, adalette, sosyal hizmette daha çok kamu çalışanı ile kamu hizmetine ihtiyacı varken, neoliberal AKP iktidarı, azgın bir biçimde IMF destekli politikalarla kamu çalışanlarını mutlak anlamda azalttı, kamu hizmet türlerinin iç bileşimi ile oynadı, reel gelirleri düşürdü ve çalışanları güvencesizleştirdi.
***
Neoliberal zihniyet, “küçültülmüş devlet” ister. Ona göre, özel sektörün emekten sömürdüğünden devlete vergi adı altında giden, en aza indirilmeli. Çünkü inanır ki, özel sektör o artığı daha iyi değerlendirir, devlet ise çarçur eder. Devlet, eğitim, sağlık da dahil olmak üzere bildik hizmetlerini azaltmalı, bu alanları ticarileştirip özelleştirmelidir.Özel okullar, özel-vakıf üniversiteleri ile bu alan ticarileştirilmeli, sağlık, özel hastaneler eliyle yerine getirilmeli, belediyeler küçültülmeli, kent hizmetlerini belediyeler ve halk piyasadan özel firmalardan almalıdır vs..
Özal ile başlayan neoliberalizm uygulaması, AKP’de arşa vardı. Son 3 yılda bile özelleştirme kapsamındaki KİT’lerden neredeyse 20 bin kişi , belediye şirketlerinden 10 bin, KİT’lerden yine 5 bin, il özel idarelerinden de 5 bin kişi işinden olmuş. Kentleşme hızlanıp belediye sayısı arttığı halde belediye çalışan sayısı 3 bin azaltılmış.
KİT’leri ve belediye işletmelerini tasfiyeye azimli AKP iktidarı, buralarda 4/C türü güvencesizleştirmelerle, sözleşmeli uygulamaları ile operasyonları devam ettirirken, ortaöğrenimde okullaşma eğilimlerinin hızlanmasına karşın yeterli eğitim kadrosu yaratmıyor. Genel hizmet kadrolarının yüzde 28’ini bulmayan eğitim-öğretim çalışanlarının öğrenci nüfusa göre sayısı, maaşları, donanımları yetersiz. İstanbul’da bile 60-70 kişilik sınıflarda eğitim yapılıyor. Askeri personel ve bütçeleri puslu olduğu için yorum da zor.Ama, vergimizi, daha az silaha, askere, daha çok eğitime harcamalıyız. Eğitimin akçalı yanı bir tarafa, kalitesini ayrıca tartışmak gerekir.
Yüzde 13-14 payı olan sağlık çalışanlarında, özellikle yardımcı sağlık personelinde durum, öğretmenlerden farklı değil. Buna karşılık polis kadroları, toplamın yüzde 10’una yaklaşıyor ve birim bütçeleri, eğitim ve sağlık kadrolarından daha yukarıda. Diyanet kadroları bile, toplamda yüzde 3,5 pay sahibi.
***
AKP iktidarının, işsizliğin alarm zillerini çaldığı günümüzde kamuya seçim öncesi, göstermelik bazı eleman alımları kimseyi yanıltmasın. AKP, zihniyet olarak sosyal devleti küçültme yanlısıdır. Devletin temel işlevlerini piyasaya verme, özellikle kendi yandaş İslamcı sermayedarlarına aktarmaya odaklıdır. Ne yapmalı? Kamunun toplumsal artıktan daha çoğunu vergi olarak alması, vergiyi de gücü olanlardan toplayarak daha fazla kaynakla donatılması gerekir,bir. Bu artan kamu kaynağının, daha çok kamu çalışanı istihdamıyla, demokratik yönetimli, kaliteli mal ve hizmet üretimine harcanması gerekir,iki. Özelleştirmelere, ticarileşmelere, piyasalaşmaya karşı çıkılmalı; katılımcı, özyönetimci KİT’lerle , belediyelerle , istihdam yaratıcı mal ve hizmet üretimi artırılmalıdır, üç.