Mustafa Sönmez
Yıllardır, Turizm Bakanlığı, T.C.Merkez Bankası ve TÜİK’in işbirliğinde, yurdumuzu ziyaret eden yerli ve yabancı ziyaretçilere, çıkış kapılarında anket uygulanır ve onların beyanlarına göre hesaplanan kişisel turizm gelirleri, ziyaretçi sayısı ile çarpılıp toplam turizm geliri bulunur. Bu gelir toplamı da haliyle, turist sayısına bölününce ortalama turist başına gelir verisine ulaşılır. Bu, yabancı turistler için ayrı, yurtdışında yerleşik vatandaşlarımız için ayrı yapılır. Bu rakamlar ayrıca alınıp ödemeler dengesine de “turizm geliri” olarak yazılır.
Buradan çıkan rakamlara inanmak gerekirse, Türkiye’ye her yıl gelen turist sayısı hızla artıyor ama ortalama turist harcaması azalıyor.
Yani Türkiye, yıldan yıla turizmini ucuza satıyor.
2004 yılında 17 milyon yabancı turist gelmiş ve turist başına harcama 705 dolar olarak gerçekleşmiş. Sonraki yıllarda turist sayısı hızla artmış ve 2010’un ilk 9 ayında 23 milyonu bulmuş, yıl sonunda 30 milyonu görmesi muhtemel, ama bu yılın turist başına ortalama harcaması 527 dolara kadar düşmüş. Bu, 2004 yılının ortalamasının dörtte bir oranında ucuzlaması demektir. Bu rakamlar doğruysa, bir turist 8,8 gün kalıyor ve günde 60 dolara ulaşım, yatak, yeme-içme, hatta hediye harcaması yapıyor. Turizm gelirleri, kişi başına turist gelirleri, hep böyle hesaplanıyor. Yani bütün dünya bu yöntemi uyguluyor ve Dünya Turizm Örgütü WTO, bu verileri her ülkeden toplayarak sıralama yapıyor ve tabi ki Türkiye bu sıralamada hep altta bir yerlerde duruyor.
Kaynak:Kültür ve Turizm Bakanlığı veri tabanı
Özellikle turizm sektörünün içinden olanlar, bu rakamlara dudak büker, bunun yanıltıcı olduğunu söylerler. İstanbul’da gecelik en az 50 dolar yatak ücreti alan bir otel işletmecisi, bu rakamlara güler geçer. Ama herkes, Güney illerimizde her şey dahil (all inclusive) satışların, nasıl üç on paraya yapıldığını da biliyor.
Bir gerçek de şu: Hudut kapılarımızdan giren her yabancının “turist” olduğunu kabul ediyoruz. Oysa komşu ülkelerden gelenlerin bir kısmı eş-dost evinde kalıyor. Çok ucuz otellerde barınıyor, hatta “turist” olarak değil, kaçak işçi olarak çalışmak için giriş yapıp her 3 ayda bir hudut dışına çıkıp yine giriş yapıyor. Bunlar, ortalamayı tabi ki düşürüyor.
Bize daha rafine, daha inandırıcı araştırmalar gerekiyor. Bırakın TÜİK’i filan, mesela konaklama işletmecilerinin örgütleri, TÜROFED, TUROB, kendi üyelerinden bilgi toplayarak, yıldız farkını da dikkate alarak, ayda bir ortalama yatak fiyatlarının seyrini kamuoyu ile paylaşabilir. Bu, daha inandırıcı bir istatistik olur. Hem doluluk, hem fiyatlar hakkında daha bilimsel veriler elde edilir. Herkesin de yolunu aydınlatır. Neden yapılmaz bu, zor mudur? Ticari sır mıdır? Nedir?