Mustafa Sönmez
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da ilan etti: Kriz bitti !..Hangi kriz, kimin için bitti? Yılmaz’ın 2010 ikinci çeyreği GSYİH verilerinin açıklamasından sonra, kriz öncesi milli gelir verilerini karşılaştırarak ulaştığı bu sonuç, artık bir referans. Aslında, 2010 ortasının milli geliri, kriz öncesi 2008 ortasının milli gelirinin 1998 fiyatlarıyla 600 milyon TL altında. Dolar olarak bakıldığında, 2008 ilk yarısında 370 milyar dolar olan milli gelir, 2009 ortasında 272 milyar dolara kadar düşmüştü, krizin bittiğinin ilan edildiği 2010 ortasında 334 milyar dolar. Yani, milli gelir, aslında, dolar üstünden kriz öncesinin hala yüzde 9,5 gerisinde. Yine de bu farkı ihmal edelim ve diyelim ki, kriz öncesi kadar milli gelir üretilir duruma geldi. Bu, her şeyin kriz öncesine döndüğü anlamına gelir mi?
Türkiye krizi “V” şeklinde yaşamış görünüyor. ABD, Avrupa’nın birçok merkez ve çevre ülkesi, Japonya, birçok yükselen çevre ülke ise bu “V” yi henüz yaşayamadı. Türkiye dahil, krizi geçiştirmiş görünen ülkelerin çoğunun sorunu aşmış görünmesinin altında ise, krizdeki ülkelerde beklediğini bulamayan sıcak paranın, krizde mali sektörü yara almamış Türkiye gibi ülkeleri tercih etmesi. Polonya, Arjantin, Brezilya, Meksika, G.Afrika, G.Kore, Malezya, Hindistan gibi ülkeler, sıcak para için revaçta.
***
Türkiye özeline dönersek…Sıcak para girişiyle düşük seyreden döviz, hızla ithalatı kamçıladı, ithalata bağımlı ihracat, tüketici kredileri ile canlandırılan iç tüketim, birçok kesimi dipten suyun üstüne çıkarırken bazı kesimlere de ağır bedeller ödetti. Satırbaşlarıyla krizi, hangi kesim nasıl yaşadı, özetleyelim:
Mali sektör: Bankalar, krizde sağlam durdular ve karlarını katladılar. 2008’de 16,6 milyar TL olan karları, 2009 sonunda 25 milyar TL’yi , 2010’un ilk 6 ayında da 15 milyar TL’yi geçti.
Sanayici: İlk 500 sanayi firmasının esas faaliyet gelirlerindeki karlılık yüzde 10’a yakın yükselirken faaliyet dışı gelirleri yüzde 50.1 arttı. . İSO, karlılıktaki artışta en büyük etkenin finans giderlerindeki azalma olduğunun altını çizdi. Sanayideki toparlanmanın 2010 ilk yarısında sürdüğü söylenebilir. Yine de tekstil-konfeksiyon, bazı dayanıklı tüketim malı üreten sektörlerde birçok firma krizde havlu attı. Özellikle Denizli, İzmir, Bursa gibi bölgelerde önemli iflaslar yaşandı. 2008 Temmuz’undan 2010 Temmuz’una tüm sektörlerde batık krediler yüzde 70 artarak 12,5 milyar TL’ye çıkmış durumda.
İhracatçı-Turizmci: İhracatçılar eski tempoya ulaşamasalar da kısmen toparlandılar. Kriz öncesinde, 2008’in ilk yarısında 69 milyar dolar olan ihracat, özellikle AB’den pazar kaybetti ve 2009 ortasında 48 milyar dolara düştükten sonra, 2010 ortasında ancak 55 milyar dolara çıktı. İhracatçılar, özellikle aşırı değerlenmiş TL’den şikayetçiler. Pazarlarını korumaları, ancak fiyat indirimi ile gerçekleşiyor. Fiyat indiriminin faturası da çalışanlara çıkarılıyor. Turizmde de turist sayısı yıl sonunda 28 milyonu bulacak, ama turist başına gelir 500 doların altına doğru gidiyor. Bu, ucuza ihracat ve ucuza turizmle ayakta kalmaya çalışmak, yoksullaşarak krizden çıkmak demek aslında.
Sanayi çalışanları: Krizin yükünün sanayi çalışanlarına çıkarıldığı görülüyor. Krizde kaybedilen üretim, daha az istihdama daha az ücret ödenerek yeniden yakalandı. TÜİK verilerine göre, 2008 üçüncü çeyreğine göre sanayi istihdamı 2010 birinci çeyreğinde yüzde 11 geriledi , işçi başına ücretler de yüzde 11 azaldı. Yani sanayi, hem çalışan sayısını azalttı, hem de nominal ücretleri bile yüzde 11 geriletti.. Buna bir de yüzde 10 dolayındaki enflasyon eklendiğinde krizden çıkışın asıl faturasının sanayi işçisine ödetildiği görülüyor.
Tarım Nüfusu: 2010 Haziran’ı itibariyle tarımda büyüme yıllık yüzde 0,6’da kaldı. Yani, yüzde 1 bile büyümedi. Ama her nasılsa tarımdaki istihdam 1 yılda 5,7 milyondan 6,3 milyona çıkarak yüzde 7,7 artmış görünüyor. Eğer bu veri doğruysa, tarımda sadece yoksulluk paylaşıldı.
İşsizlik Faturası. Kriz, bazı kesimler için bitse de işinden çıkarılanlar, yeni işsizler için sürüyor. İşsiz sayısı kriz öncesi 2 milyon 297 binden, 2009 Haziran’ında 3 milyon 269 bine çıkmıştı. 2010’un Haziran’ında ise hala 2 milyon 751 bin…Yani kriz öncesinden bu yana işsizler ordusu hala 450 bin daha kalabalık.
Hanehalkı Borcu: Krizde hane halkının borç yükü arttı. Aileler, bir yandan tüketici kredisi kullanarak, bir yandan kredi kartı ile borçlanarak 2008 Temmuz’undan 2010 Temmuz’una borçlarını yüzde 34 artırarak 153 milyar TL’ye çıkardılar. Yaklaşık 2 milyon kişi bankalara borçlarını zamanında ödeyemediği için takipte. Batık kredi tutarı da 2008 Temmuz- 2010 Temmuz arası yüzde 135 artarak 8,2 milyar TL’ye çıktı.
Özetle, bankacılık, sanayi sektörünün bir kısmı, diğer bazı sektörler krizden çıkmış görünüyorlar ama bunun için önemli bedeller ödendi, ödeniyor. İhracat ve turizm ucuza gidiyor, sanayi, istihdam azaltıp ücretleri iyice aşağı basarak kafasını suyun üstünde tutmuş. İşsizler ordusuna 450 bin kişi eklenmiş. Hanelerde borçlanma katlanmış ve 2 milyon kişi bankalara 8 milyar TL’nin üstünde borç takmış, mahkemelik, tarımda yoksullaşma devam etmiş.
Şimdi soruyu yeniden soralım: Sıcak para afyonlaması ile, kimin krizi bitti ?