Mustafa Sönmez
Çarşamba günü Yeşilköy’de Polat Otel’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve kurmaylarından Aile Sigortası Projesini dinledik. "Yoksulluğu yönetmek değil, bitirmekte kararlıyız" diyor CHP Başkanı. Çok iddialı bir laf. Kapitalizmi bitirmedikçe, yoksulluk da bitmez. Ama, herkesin bir yoksulluk tanımı var, Dünya Bankası’nın bile…
CHP’nin, toplumun en ezilenlerinden başlayan bir projeye öncelik vermesi önemli. Proje, zaten 1971 ‘de Uluslararası Çalışma Örgütü ile imzalanan ama uygulanmayan, tozlu raflarda unutulan bir anlaşmaya dayanıyor. Özeti şu; Takribi yoksul 3 milyon haneye, bütçeden ayda 600 ile 1.200TL arasında gelir sağlanacak. Yardım, doğrudan ailenin annesinin hesabına yatırılacak. Peki kaynak? Kılıçdaroğlu, sosyal devlete doğru Aile Sigortası için 8.7 milyar lira gerektiğini söylüyor. Mevcut 14 kurumun kullandığı yardımların yıllık 4.1 milyarlık maliyet ile birleştiğinde yoksul kesime yılda 12.8 milyar lira aktarılmış olacak. Bu da toplam kamu harcamalarının yüzde 1.7'si demek. Kılıçdaroğlu bunun bir kaynak değil, tercih sorunu olduğunun altını çiziyor.
Aile sigortası, yoksullara “balık dağıtmak” için doğru ve CHP’nin ruhuna uygun bir proje. Ama, hedef, hep balık dağıtmak değil, insanların balık tutmasını sağlamak, yani istihdama katmak olmalı. Bu, proje onu da hedefliyor. Yoksula kamuda iş buldukça, projeden çıkarmayı öngörüyor. Bu da iyi bir yaklaşım.
***
CHP’nin, bu projesinin, AKP’nin, “sadaka-hayırseverlik” yaklaşımından önemli bir farkı var: AKP, yardımları, bütçe üstünden en az; vakıf, cemaat, dernek vb üstünden en çok yapan, dolayısıyla yardımın karşılığı insanlarda minnet-biat duygusu yaratıp onu istismar eden, hatta oya tahvil eden bir parti. Olması, gereken, muhtaçlara bu yardımların bir “yurttaşlık hakkı” olarak, merkezi bütçeden aktarılması. Bunun bir iane değil, bir yurttaşlık hakkı olarak verilmesi. Dolayısıyla, AKP iktidarının militanca uyguladığı neoliberal politikaların omurgası olan sosyal harcamaları budama yaklaşımından uzaklaşarak, yeniden “sosyal devlet”i inşa etmek, CHP’nin birinci hedefi olmalı.
AKP’liler, CHP’nin bu projesine dudak büktüler. Bakan Babacan, bütçeden yoksullara 14 milyar TL çıkmakta olduğunu belirtti. AKP’lilerin bu hesabının içinde, 5,5 milyon tarım üreticisine tarımı desteklemek üzere aktarılan 6 milyar TL’ye yakın transfer harcaması da var. Bu bir “yardım” değil, tarımsal üretimi artırmak için yapılması gereken bir teşviktir. O zaman, sanayicilere verilen teşvikleri de “sosyal yardım” görmek gerekirdi.
Kaynak: Maliye Bakanlığı, 2010 Bütçe verileri
AKP’nin, sayıları 9,3 milyon olan yeşil kartlı yoksullara, bütçeden sağlık gideri olarak ayırdığı bütçe 2010’da 4,6 milyar TL’ye düştü. Önceki yıllarda daha yüksekti. AKP yönetimi, yeşil kartlı başına yılda 50 TL’yi bulmayan bu sağlık harcamasını bile çok görüp daraltmaya çalışıyor. Yeşil kartlıların ödeneği, bütçe harcamalarının yüzde 1,5’undan ibaret. Ama daha önemlisi, AKP iktidarındaki “mali disiplinler” ile Türkiye’de sosyal devletin nasıl içinin boşaltıldığı. Bütçeden, sayıları 20 milyonu bulan öğrencilere burs olarak aktarılanlar 1 milyar TL’yi bile bulmuyor. SGK üstünden, yaşlı ve özürlü 1,4 milyona yakın nüfusa ödenen aylıklar 2,5 milyar TL’yi bile bulmuyor . Bu garibanlara aylık 100-200 TL dolayında bir aylık verilmekle, “sosyal yardım” yapıldığı sanılıyor.
CHP, sosyal devletin yeniden inşasına aile sigortası ile başlayabilir ama “yetmez!”…AKP’nin sağlıkta, eğitimde, barınmada, beslenmede budadığı bütün sosyal kalemlerde iyileştirme yapmalı, bir tür Robin Hood’luğa soyunmalıdır CHP. Herkesten gücüne göre vergi alma ilkesi hayata geçirilirse, bütün bunlar için kat be kat kaynak ortaya çıkar zaten.