Mustafa Sönmez
Genelde büyüme, özel olarak da ana gövdeyi oluşturan sanayide büyüme, toparlanma, “piyasada”, ekonomi medyasında pek coşkuyla karşılanıyor. Ekonomi, 2009’da yüzde 5’e yakın küçüldükten sonra, 2010’da yüzde 7’ye yakın büyüdü, yani bir V yaparak çukurdan çıktı, tabi şimdilik... Omurga sanayi için de geçerli bu. Krize giriş öncesi 2008’in üçüncü çeyreğinden sonra sanayi hızla küçüldü. Daralmanın nedeni, ağırlıkla krize giren pazarlarının daralması, yine krizle birlikte iç talebin kasılması, kısa süreli de olsa, yaşanan kur şokuydu. 2008’in 3. çeyreğinden 2009’un ilk çeyreğine sanayi yüzde 22 oranında dramatik bir daralma yaşadı. Kapasiteler hızla rüştü, işçiler işlerinden çıkarıldı. AKP iktidarı, çeşitli vergi teşvikleri, destekler sağlayınca sanayi, 2009’un devamında toparlandı. Bu toparlanmada, geri dönen sıcak para en önemli etkendi. Derken, devamında sanayi, özellikle iç talebin, bankaların tüketici kredileri ve kredi kartlarıyla harekete geçirilmesiyle toparlandı. 2010’un 3. çeyreğine gelindiğinde sanayi üretimi krize girilen 2008’in üçüncü çeyreğini , burun farkı ile olsa da geçti…Geçti geçmesine de, bu nasıl oldu? Mesela, üretimi gerçekleştiren işçiler işlerini koruyabildiler mi, ücretlerini koruyabildiler mi?
TÜİK, sanayi işletmelerine her 3 ayda bir soruyor; “İstihdamınız, ücret ödemeleriniz ne oldu?”Sanayi üretimini, istihdam ve ücretlerdeki değişimle birlikte izlediğimizde, görünüyor ki, sanayi üretimi kriz öncesini yakalamış ama, işçi sayısını azaltarak ve ücretlerini azaltarak…
TÜİK verilerine göre, 2008’in 3. çeyreğine göre, 2010’un 3. çeyreğinde istihdam yüzde 4 azaltılmış. Yani, sanayi eski üretim düzeyini, işçi sayısını yüzde 4 azaltarak yakalamış. Bu ne demektir? Aynı üretim, 100 kişi ile yapılmak yerine 96 kişi ile yapılmış. Eksik 4 kişinin iş yükü diğerlerine yıkılmış. Ama, o kadar değil, bu iş yükü azaltılmış işçilere, eski ücretleri de ödenmemiş. Peki ne olmuş? İşten çıkarılmayan işçilerin satın alma güçleri yüzde 5 oranında azaltılmış. Yani işçilerin hem iş yükü ağırlaştırılmış , hem de reel ücretleri azaltılmış…
Kaynak:TÜİK veri tabanı
Belki de Türkiye sanayi tarihinde bir ilk yaşandı. 2009’da nominal ücretler bile geriledi. İşçiler, 2008 ücretleriyle çalışmak ya da işten çıkarılmakla tehdit edildiler. 2010’da nominal ücretler artıyor gibi olduysa da, enflasyonla baş edemediler. Görünen, yani nominal sanayi ücretleri, enflasyonun gerisinde kaldı. Böyle olunca da gerçek, yani reel ücretler, 2009’un ilk çeyreğinden yüzde 8, 2008’in üçüncü çeyreğinden yüzde 5 dolayında geride kaldı.
Demek ki neymiş ? Her toparlanmanın, her krizden çıkışın bir faturası varmış ve kapitalizm, “mutad hünerini” göstererek, yükü yine sanayi işçilerinin sırtına yıkarak belini doğrultmaya çalışıyor…Bilmem bunun bir anlamı var mı ?